Haber

PSK Başkanı Bayram Bozyel: Türkiye önemli bir değişimin eşiğinde

Berzan Cihat Aykaç

DİYARBAKIR – Yeşil Sol Parti’nin 14 Mayıs seçimlerine Emek ve Özgürlük İttifakı ile gideceğini herkes biliyor. Bu ittifak ve bileşenleri hakkında çok konuşuldu ve tartışmalar hala sık sık tartışılıyor. Bu arada yeni bir ittifak ilan edildi: Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı.

Hatta daha önce örneğin 2019 yerel seçimlerinde Kürt partileri ile yeniden ittifak kuruldu. Genel seçimlerde DDKD, Azadî Hareketi ve KKP partilerine kontenjan verildi. HDP ve DBP liderliğindeki ittifaklarda yer almayan PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi), bu seçimde Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın değerli bileşenlerinden biri.

PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel ile Kürt ittifakını, seçimleri ve Türkiye’nin demokratikleşmesini konuştuk.

Türkiye’de tüm kesimlerin değer verdiği bir seçim sürecinden geçiyoruz. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin değerli bir değişimin eşiğinde olduğunu düşünüyorum. Kürt halkı ve Kürdistan bir bütün olarak değerli bir eşikten geçmektedir. Bu süreç hem riskleri hem de fırsatları içermektedir. Riskleri biliyoruz, her taraftan saldırılar var. Fırsatlar şu ki, Kürt sorunu çözülmeden bölge ülkelerine ve Ortadoğu’ya barış ve istikrarın gelmeyeceğini tüm dünya biliyor. Kürt sorununun eşitlik temelinde adil bir analizi tüm yüküyle kendini dayatmaktadır. Kısa ve orta vadede Kürt sorununun analizinin hem Türkiye’deki hem de Ortadoğu’daki tüm aktörlerin baskın gündemi olacağını düşünüyorum. Bu nedenle önümüzde değerli fırsatlar olduğunu öngörüyorum. Bunu gören Kürt siyasi aktörlerin artık tavır alması, ulusal bir bakış açısı geliştirmesi ve etrafındaki Kürt halkının gücünü ortaya koyması gerekiyor. Biz PSK olarak bunun yapılmasında rol almaya hazırız.

‘İTTİFAKLAR BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN DİNAMİK’

HDP, 14 Mayıs seçimlerinde iki ittifak halinde yer alıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı ile Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı… Siz PSK Genel Lideri olarak Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’ndasınız. Bu iki ittifak ve nasıl çalışacakları hakkında neler söylersiniz?

HDP liderliğindeki seçim ittifaklarının Kürt ayağından endişeliyiz. 03.04.2023 tarihinde Kürt partileri olarak biz devreye girdik ve bir bildiri yayınladık. Bu bildiride Kürt sorununun çözümlenmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik taleplerimiz son derece açıktır. Bugün Türkiye’de yaşanan çoklu krizlerin temel nedeni Kürt sorununda izlenen inkar ve çatışma siyasetidir. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, zincirleme etki ile farklı ve yeni krizlere yol açmaktadır. Bu nedenle, Kürt sorununun analizi konusunda her türlü çabamız, girişimimiz ve duruşumuzla Türkiye’nin demokratikleşmesine katkıda bulunuyoruz. Biz PSK ve Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı olarak, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye sağlıklı bir demokrasinin gelemeyeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de demokrasi inşa edilmeden Kürt sorunu sağlıklı bir yerde tartışılamaz. Yani ikisi arasında çok yakın bir bağlantı var; tavuk-yumurta meselesi gibi… Bu iki mesele birbirini besliyor, tetikliyor, büyütüyor. Dolayısıyla biz Kürt siyasi aktörleri olarak, Kürt tarafının seçimlere ve özellikle seçim sonrası sürece blok halinde ve düzenli bir programla dahil edilmesi durumunda bu sürecin hem Kürtler hem de demokrasi lehine ilerleyeceğini düşünüyoruz. Bunun bir ayağı da tabii ki Türkiye’nin demokrasi güçleridir. Biz de farkındayız. Kürt halkının taleplerine olumlu bakanlar ve değişim ihtiyacının bilincinde olanlar var. Elbette bu yapılarla her açıdan bir emsal düşünmüyoruz. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nı oluşturan partilerin de farklı görüşleri var ve Türkiye’deki sol-sosyalist partilerin de farklı görüşleri var. Burada monist bir model oluşturmuyoruz; Burada bir ittifaktan bahsediyoruz. Esasen ittifak, farklı yapıların özgünlüklerini koruyarak bir araya gelmeleri anlamına gelmektedir. Sorun olacağını sanmıyorum. Kürt tarafı bu konuda nettir. Ortaya koyduğumuz bildiri, Kürt halkının taleplerine değerli bir bakış açısı çizmektedir. Bunun Türkiye’deki demokrasi mücadelesi ile bağlantısının da altını çiziyoruz. Kürt sorununda atılacak her adım Türkiye’de demokrasinin kurumsallaşmasını kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla bu ittifakla yürüteceğimiz çaba Türkiye’nin demokratikleşmesine hizmet edecektir. Yani bu iki ittifak birbirine zıt dinamikler değil, birbirini tamamlayan dinamiklerdir.

‘TÜRKİYE’DEKİ SORUNLARA İNANÇLI DEĞİLİZ’

Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı sadece bölgesel bir ittifak mı, Kürtlere ve Türkiye’nin batı illerinde yaşayan diğer halklara yönelik çalışmalar olacak mı?

Adından da anlaşılacağı gibi Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı özünde Kürdistan’daki siyasi aktörlerin bir ittifakıdır. Kürtlerin ve Kürdistan’da yaşayan diğer halkların taleplerini programlayan bir seçim ittifakıdır. Kürt sorunu ile Türkiye’deki diğer sorunları birbirinden ayırmak mümkün değil. Bütün sorunlar iç içe geçmiş ve birbirini tetikliyor. Kürdistan halkının taleplerini net bir programla sunarken, Türkiye’deki diğer konular çerçevesinde de analizler sunuyoruz. Örneğin, beyannamemizde mevcut tekçi, üniter yapının ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda toplumsal kalkınmayı engellediğini belirtiyoruz. Bu nedenle sistemin ademi merkeziyetçi tarzda yeniden yapılandırılması ve yerel/bölgesel özerklik sisteminin oluşturulması gerektiğini belirtiyoruz. Sadece Kürdistan bölgesi için değil, Türkiye’nin tamamı için adem-i merkeziyetçi bir yönetim planlaması yapılması gerektiğini söylüyoruz. Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu ve başta yerel yönetimler olmak üzere Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde şerh konulan konulardan o şerhlerin kaldırılması gerektiğini söylüyoruz. Biz de diyoruz ki uluslararası hukukun evrensel ilkelerine uygun bir siyaset yürütülmelidir. Yani Türkiye’deki meselelere duyarsız kalmıyor, gözümüzü kapatmıyoruz. Kürt sorunu ile Türkiye’deki sorunlar arasındaki yakın ilişkinin farkındayız, bir bakış açısı sunuyor ve önerilerde bulunuyoruz. Kürt nüfusunun neredeyse yarısının Kürdistan dışında, Türkiye illerinde yaşadığını biliyoruz. Oradaki Kürtlerin sorunları bizim de sorunlarımızdır. Türkiye’de yaşayan Kürtlerin demokrasi çabasına omuz vermelerini, destek vermelerini ve bu değişim/dönüşümde aktif rol almalarını bekliyoruz. Demokrasi mücadelesine kararlılıkla katılmalarını ve Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı olarak çabalarımıza koordineli bir şekilde katkı vermelerini istiyoruz. Bu nedenle onları Yeşil Sol Parti’ye oy vermeye davet ediyoruz.

‘TALEPLERİMİZİ MECLİS’TE GÖRÜŞMEK İSTİYORUZ’

Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın kendisini ilan ettiği toplantıda bir bildiri okundu. Anadilde eğitimden statü talebine kadar birçok konuda ortak çalışma kararı açıklandı. Bu taleplerin gerçekleşmesi için nasıl bir çaba öngörüyorsunuz?

Deklarasyonda tüm Kürt halkının üzerinde uzlaştığı taleplerden bahsediyoruz. Kürtçenin ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim dili olması, Türkçe dışında ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi, Kürt kimliğinin anayasada güvence altına alınması, Kürtlerin kendi kimlikleri ile özgürce örgütlenebilmeleri, Yerleşim yerlerinin isimleri iade edilsin, çoğulcu, demokratik, adem-i merkeziyetçi bir anayasa yapılsın… Biz iki şeyi önemsiyoruz; Birincisi, bu taleplerin seçim vesilesiyle gündeme getirilmesi ve toplumsallaştırılmasıdır. Kamuoyunun ilgili odakların gündemine alınmasını ve bu taleplerin daha da tartışılır hale gelmesini önemsiyoruz. Televizyon kanallarında, miting alanlarında, röportajlarda dile getirilmelidir. İkincisi, o dönemde temel süreci başlatacak olan seçim sonrası süreçtir ve oluşturulacak yeni parlamento bu taleplerin yasal/anayasal düzeyde karşılanmasını sağlamaya çalışır. Kim iktidarda kim muhalefette olursa olsun, ilgili tüm aktörlerle yoğun bir etkileşim ve diyalog içine girmek gerekecektir. Seçimden sonra sistem değişikliği mecliste mutlaka gündemde olacak. Sistem değişikliği de anayasa değişikliğinden bağımsız değildir. Bu konular Kürt sorunu tartışılmadan konuşulacak konular değil. Beklentimiz; Seçimden sonra Kürtlerin blok olarak bu sürece bizim belirlediğimiz unsurlar çerçevesinde katılması, taleplerimizi meclise ve müzakere masasına taşımasıdır.

Bu ittifakı bir Ulusal Kongreye veya benzeri bir şeye dönüştürmek gibi bir planınız var mı?

Oluşturduğumuz Kürt ittifakının uzun soluklu bir işbirliği için de değerli bir zemin oluşturabileceğini beyannamemizde dile getirdik. Bunun nasıl olacağı seçim sonrası ortamın netleşmesine ve o dönemde Kürt sorununun nasıl gündeme geleceğine bağlı olarak ortaya çıkacak bir konudur. Bu detayları henüz konuşmadık. Bu birlikteliğin kalıcı hale getirilmesi ise seçimden sonra gündeme gelecek bir konu.

‘TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT DURUMUN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR’

2019 yerel seçimlerinde kurulan Kürt İttifakı’nda PSK olarak yer almadınız. Bugün senin için ne değişti?

O zamandan beri, birlik ihtiyacı kendini giderek daha fazla empoze etti. Kürt halkı üzerindeki baskılar, saldırılar ve krizler derinleşti. Bu süreçte ortada olma ihtiyacı kendini daha da dayattı. Dolayısıyla şartlar ve içinde bulunduğumuz konjonktür bize bu sorunda dört yıl öncesinden farklı olarak daha aktif olduğumuzu gösterdi. Biz de bu sürecin gerekliliğini ve Kürt halkının ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bu çalışmada yer aldık. Şunun da altını çizmek istiyorum; Aslında biz PSK olarak iki yıldır diğer Kürt partileri ile bu yönde çalışıyoruz. Hatta bir takım acil talepler diyebileceğimiz bir girişim başlattık. PAK ve TEVGER’in yanındaydık. Amacımız, bugünleri de dikkate alarak tüm Kürt çevrelerini Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nın dile getirdiği talepler için bir araya getirmekti. Bu proje istediğimiz gibi olmadı. Bu seçim ittifakı, o günlerde yaptığımız çalışmaların hayata geçmesine de vesile oldu.

Geçenlerde verdiğiniz bir röportajda parti olarak muhtemelen Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanlığı seçiminde destekleyeceğinizi söylemiştiniz. PSK tercihini net bir şekilde belirledi mi?

PSK’nın cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihi değişimden, normalleşmeden ve demokrasiden yana olacak. Bununla kastettiğimiz, cumhurbaşkanlığı seçiminde baromuz, beklentimiz Kürt sorunu analizi değil. Çünkü böyle bir aktör yok, böyle bir blok yok, mevcut cumhurbaşkanı adaylarından bugünden yarına böyle bir beklentimiz yok. Ancak bu keyfi yönetime son verecek ve sürecin normalleşmesine katkı sağlayacak öngörülerde bulunan taraflara destek olabiliriz. Bunun büyük ihtimalle Kılıçdaroğlu olduğunu söyledik. Politikamız bu yönde ama şu anda isimlendirmeyi netleştirmedik. Önümüzdeki günlerde bu konuyu kamuoyu ile paylaşacağız. Ancak biz mevcut sistemin gitmesinden yanayız, mutlaka bir normalleşme sürecine girmeliyiz, Türkiye’deki mevcut durumun değişmesi gerekiyor. Bu değişimin Kürtler için rahat bir ortam yaratacağını düşünüyorum. Bu nedenle tercihimizi bu formda sunuyoruz. Oyuncu ya da başkan adayı olduğu için değil.

‘KILIÇDAROĞLU’NUN YAKLAŞIMINI OLUMLU BULUYORUM’

Çözüm sürecinde Abdullah Öcalan ve PKK ile görüşmeler yapıldı. Son olarak Dolmabahçe Uzlaşması açıklandı ve analiz süreci sonlandırıldı. Kılıçdaroğlu ise analizin adresini sadece Meclis olarak gösteriyor. Sizce Kürt sorunu ve PKK ile düşük yoğunluklu savaş sadece Meclis temelinde sona erdirilebilir mi?

Bu sorunun inceleneceği son yer parlamentodur. Meclis, olabilecek her türlü tartışmanın somutlaştırılacağı yerdir. Yasal ve anayasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımını olumlu buluyorum. Kürt sorununun çözümlenmesi, Kürt halkının taleplerinin anayasaya dahil edilmesi ve tanınması mecliste çözülmesi gereken konulardır. Ancak bu sorunun bir de yan boyutları var; Silahları susturacak ve PKK hareketini bu sürece ikna edecek yan aktörler var. Elbette böyle bir vasiyet yapıldığında bu sürecin bir parçası olarak başka görüşmeler de olabilir. Bu son derece doğaldır. Gereksinimlerini yerine getirmek gereklidir. Değerli olan, Türkiye’de kim iktidara gelirse gelsin, Kürt sorununun tahlili konusunda net bir irade gösterecek olmasıdır. Bu irade beyanından sonra diğer hususlar süreç içerisinde detaylandırılacak ve programlanacaktır.

pehlivankoy-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort